GÖKSUN'DA YEREL ZEMİN ÖZELLİKLERİ İLE DEPREM ETKİSİ ARASINDAKİ İLİŞKİ
GÖKSUN'DA YEREL ZEMİN ÖZELLİKLERİ İLE DEPREM ETKİSİ ARASINDAKİ İLİŞKİ
 
Hüseyin KORKMAZ, Mustafa Kemal Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, Coğrafya Bölümü Antakya
Prof.Dr.Murat KARABULUT, Sütçü İmam Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, Coğrafya Bölümü K.Maraş
Mehmet GÜRBÜZ, K.Maraş Sütçü İmam Üniversitesi
 

ÖZET
 
Göksun, Kahramanmaraş-Kayseri kara yolunun 90'ınci kilometresinde, Kahramanmaraş iline bağlı ilçe merkezini oluşturur. Aynı zamanda tektonik çöküntü alanı olan Göksun ovasının kuzeyinde yer alır. Göksun ovası ve çevresinde, Türkiye'nin ana tektonik birliklerinden Toros kuşağı ile Güneydoğu Anadolu ve Amanos dağlarına ait birimler, faylar boyunca birbirleriyle karışarak iç içe bir düzen kazanmışlardır. Bu çalışmada, farklı tektonik birliklerin, faylarla ilişkili olduğu bölgedeki Göksun'un, sismotektoniği ve depremselliği incelenerek sismik riskin boyutu ortaya konulmaya çalışılmıştır. Aynı zamanda şehrin kurulduğu ve gelişim gösterdiği alan, tektonik, litolojik, jeomorfolojik ve hidrojeolojik özelliklerin yanında litolojik birimlerin süreksizlik yüzeyi tanımlamaları dikkate alınarak olası bir depremde gösterecekleri tepkilere göre sınıflandırılmıştır. Bu sınıflandırmaya uygun zemin mukavemet haritası yapılmıştır.
 
Göksun ve yakın çevresi, doğuda Göksun-Çelikhan, güneyde Savrun, batıda Göksu kuzeyde Tavla, kuzeydoğuda Elbistan faylarının denetimi altındadır. Bu faylarda tarihsel ve aletsel dönemde meydana gelen depremler, Göksun'daki sismik riskin boyutunu ortaya koymaktadır. Göksun ve çevresinde olası bir depremin etkisi en çok, yerleşmelerin büyük bir bölümünün yer aldığı en zayıf ve zayıf zemin özelliğindeki ova tabanında, en az ise ana kaya özelliğindeki yamaç ve tepelik alanlardan oluşan sağlam zeminlerde hissedilecektir. Mevcut yerleşme ile zemin özellikleri arasındaki ilişki dikkate alındığında bu durum olası bir depremde ortaya çıkacak can ve mal kayıpları konusundaki endişeyi artırmaktadır. Bu nedenle yerleşmeler, zemin tabiatına uygun inşa edilmelidir.
 
Anahtar Kelimeler: Göksun, depremsellik, yerel zemin özellikleri ve zemin mukavemeti.
 
Türkiye'de Zemin Koşulları ile Deprem Etkisi Arasındaki İlişki
Göksun
 
İngilizce metnin çevirisi
(SOYUT
Göksun, Kahramanmaraş iline bağlı bir ilçe merkezi olup, Kahramanmaraş-Kayseri karayolunun 90. kilometresinde yer almaktadır. Aynı zamanda tektonik bir çökme alanı olan Göksun Ovası'nın kuzeyinde konumlanmıştır. Göksun ovası ve çevresinde, Türkiye'nin ana tektonik ortamlarından biri olan Toros kuşağı ile Güneydoğu Anadolu ve Amanos Dağları birimleri ile karışık iç içe geçmiş bir forma sahiptir. Arızalarla birlikte birbirlerini Bu çalışmada, farklı tektonik ortamların faylarla etkileşim halinde olduğu bir alanda yer alan Göksun'un sismotektoniği ve depremselliği incelenmiş ve sismik riskin boyutu ortaya konulmuştur. Aynı zamanda kentin kurulduğu ve genişlediği alan, litolojik birimlerin süreksizlik yüzey tanımlarının yanı sıra tektonik, litolojik, jeomorfolojik ve hidrojeolojik özelliklere dayalı olarak olası bir depremde gösterebileceği olası tepkilere göre sınıflandırılmıştır. . Bu sınıflandırmaya dayalı olarak şehrin bir zemin gücü haritası da geliştirilmiştir.
 
Göksun ve çevresi doğuda Göksun-Çelikhan, güneyde Savrun, batıda Göksu ve kuzeydoğuda Elbistan fayının etkisi altındadır. Bu faylarda tarihsel ve aletsel dönemlerde meydana gelen depremler, Göksun'un sismik riskinin önemini teyit etmektedir. Göksun ve çevresinde olası bir depremin etkisi yerleşim yerlerinin çoğunun bulunduğu en fakir ve zayıf zemin özelliklerine sahip ovanın tabanında maksimum, yamaçlarda yer alan alanlarda ise minimum düzeyde hissedilecektir. ve ana kaya özelliği ve sağlam zemine sahip tepeler. Mevcut zemin özellikleri ve mevcut konut yapıları dikkate alındığında mevcut durum, olası bir depremde olası bir can ve mal kaybı endişelerini artırmaktadır. Bu nedenle konut yapılarının mevcut zemin özellikleri dikkate alınarak inşa edilmesi gerekmektedir.
Anahtar Kelimeler: Göksun, Depremsellik, Yerel zemin özellikleri, Zemin dayanımı)

1. GİRİŞ
 
Bir depremin etkisi, depremin karakteristiği, yerel zemin özellikleri ve mühendislik yapılarının durumuna göre değişmektedir. Farklı yerel zemin özelliklerine sahip bölgelerde, aynı tip yapıların, aynı şiddetteki bir depremde farklı derecede hasar gördükleri, aletsel ve tarihsel döneme ait depremlerin sonuçlarından anlaşılmaktadır. Olası bir depremde, yerel zeminlerin jeolojik (litolojik), tektonik, jeomorfolojik ve hidrojeolojik özelliklerine bağlı olarak, zemin büyütesi, sıvılaşma, yamaçlarda stabilitenin bozulması, zeminlerde göçme ve oturmalar gerçekleşebilir. Bu durum bir yerde deprem etkisinin farklı derecelerde hissedilmesine yol açar.
 
Bu çalışmada Türkiye'nin farklı tektonik birliklerine ait birimlerin faylar boyunca birbirine karıştığı bölgedeki Göksun’un, sismotektoniği ve depremselliği ele alınarak sismik riskin boyutu ortaya konulmaya çalışılmıştır. Aynı zamanda şehrin bulunduğu alandaki zeminler, olası bir depremde gösterecekleri tepkilere göre sınıflandırmış ve bu sınıflandırmaya uygun yerleşme planı önerilmiştir.
 
2. MATERYAL ve YÖNTEM
 
Literatürün yanında arazi çalışmalarından elde edilen bulgular, bu çalışmanın materyallerini oluşturmaktadır. Tarihsel ve aletsel dönemlere ait depremselliğin değerlendirilmesinde, Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü kayıtları öncelikli olarak değerlendirmeye alınmıştır. Litolojik ve hidrojeolojik özelliklerin belirlenmesinde, DSI XX. Bölge Müdürlüğü sondaj verileri ile Göksun Belediyesi zemin etütlerinden yararlanılmıştır.
 
Göksun ve yakın çevresindeki zeminlerin olası bir depremde gösterecekleri tepkilere göre sınıflandırılması; tektonik, litolojik, jeomorfolojik ve hidrojeolojik özelliklerin yanında litolojik birimlerin eklem, tabaka, fay dokunak ve çatlak gibi özelliklerini ifade eden "süreksizlik yüzeyi tanımlamaları dikkate alınarak yapılmıştır. Litolojik birimlerin süreksizlik yüzeylerinin tanımlanması ve dayanımlılık derecesi ISRM (1981) ölçütlerine göre değerlendirilmiştir.
 
3. GÖKSUN ve YAKIN ÇEVRESİNİN SİSMOTEKTONİĞİ
 
Akdeniz Bölgesi'nin doğusundaki Göksun, kuzeyindeki İç Anadolu Bölgesi ile doğusundaki Doğu Anadolu Bölgesi'nin sınırında yer alır. Kahramanmaraş-Kayseri kara yolunun 90'ninci kilometresinde, Kahramanmaraş iline bağlı ilçe merkezini oluşturur. Göksun şehri, aynı adla anılan ovanın kuzeyinde kurulmuştur (Şekil 1). Şehrin bulunduğu bölge etken bir tektonizmanın sürekli etkisi altında kalmıştır. Toros, Güneydoğu Anadolu ve Amanos gibi ana tektonik birlikler, Kahramanmaraş kuzeyi ile Saimbeyli-Göksun arasındaki bölgede bir araya gelirler. Bu tektonik birliklerin aralarında yer alan okyanussal ortamın Paleotektonik dönemde yok olması, bunların birbirleriyle çarpışarak kenetlenmesine neden olmuştur. Neotektonik dönemde ise çarpışma ve kenetlenmeyi izleyen hareketler yeni havzaların açılmasına ve buralarda ara tektonik birliklerin oluşmasına yol açmıştır (Yılmaz ve diğerleri 1985:6). Ara tektonik birliklerde oluşan çökeller, ana tektonik birliklerin üstünü örttüğünden aralarındaki direk ilişkilerin görülmesi engellenmiştir. Bu tektonik rejim, ana ve ara tektonik birliklere ait metamorfik, magmatik ve tortul kayaçların bindirme ve faylarla birbirine karışarak iç içe bir düzen kazanmasına neden olmuştur.
 
Bölgenin temelini, Hersiniyen orojenezinden etkilenmiş olan (Pekcan 1999:78) Prealpin formasyonları oluşturmaktadır. Bunlar Paleozoyik yaşlı metamorfik şistler, gnays, kalkerler, kalkşist, mermer ve marnlarla temsil edilirler. Özellikle Göksun ovasını kuzeyden ve batıdan çevreleyen yükseltiler ile ova tabanında şehrin gelişim gösterdiği tepelik alanlarda görülür (Şekil 1). Prealpin formasyonları üzerinde, Mesozoyik yaşlı kalker, dolomit, çakıltaşı, marn-kiltaşı ardalanması, Paleojen yaşlı kalker, volkanik breş-andezit, kumtaşı-kiltaşı ardalanması ile Jura-Eosen yaş aralığına ait allokton ofiyolit, metaofiyolitik serilerden oluşan ve Alp orojenezi etkisiyle kuzeydoğu-güneybatı yönünde kıvrılarak yükselen Alpin formasyonları yer alır. Ovanın doğu, kuzeydoğu ve güneyindeki yükseltileri oluştururlar. Alpin arazisi üstünde ise Postalpin örtü birimleri bulunur. Bunlar Neojen kalker, marn, konglomera, kumtaşı ve killer ile Kuaterner'e ait alüvyonlardan oluşur. Neojen birimleri ovanın doğusundaki yükselti basamağında, Kuaterner birimleri ise Göksun ovası tabanında gözlenir.



Şekil 1. Göksun'un konumu ve yakın çevresinin morfotektonik haritası.
 
Neojen döneminde etkili olan kuzey-güney yönlü rejyonal kompresif stres. bölgede kıvrılma, faylanma ve epirojenik hareketlere neden olmuştur. Bunların sonucunda Göksun ovası çökerek graben, çevresi ise yükselerek horst özelliği kazanmıştır. Bu yükselme ve alçalmaların özellikle Pliyo- Kuaterner döneminde, belirli duraklama dönemleri şeklinde gerçekleştiği, ovayı çevreleyen horst alanlarındaki polisiklik "V" profilli akarsu vadilerinden, bu vadi tabanlarında alüvyonların olmayışından, gömük mendereslerden. ovayı sınırlayan fay diklikleri ve bunlar üzerinde bulunan asılı vadilerden anlaşılmaktadır (Pekcan 1999:85).
 
Yukarıda belirtilen tektonik rejim, Göksun ve yakın çevresinin bugünkü görünümünü kazanmasını sağlarken aynı zamanda bölgenin sismitesinde etkili olan Göksun-Çelikhan, Savrun, Elbistan, Tavla ve Göksu faylarının oluşmasına neden olmuştur (Şekil 2).
 
Göksun-Çelikhan Fayı: Doğu Anadolu Fayı'nın Çelikhan-Gölbaşı arasındaki bölümünde, ana fayın kuzeyinde genel doğrultusu doğu-batı olan bir kol ayrılır. Arpat ve Şaroğlu (1975) tarafından Doğu Anadolu Fayı'nın bir kolu olarak nitelendirilen bu fayın, Çelikhan-Kapıdere istasyonu arasındaki bölümü, Perinçek ve Kozlu (1984) ile Şaroğlu ve diğerleri (1987) tarafından "Sürgü Fayı" olarak adlandırılmıştır. Bu fayın batı devamı niteliğindeki Nurhak-Göksun arasındaki bölümü ise Şaroğlu ve diğerleri (1987) tarafından "Elbistan Fayı" olarak tanımlanmıştır. Her iki fay, sol yönlü doğrultu atımlı ve birbirinin devamı niteliğinde olduğu için bu çalışmada Göksun-Çelikhan Fayı olarak ele alınmıştır.
 
Göksun-Çelikhan Fayı'nın, Çelikhan-Sürgü arasındaki 20 km'lik bölümü, kuzeye hafif içbükey, Sürgü batısındaki 18 km'lik bölümü ise güneye içbükey uzanış gösterir. Kinirikomu'ndan sonra 8 km kadar fay izlenemez. Daha sonra K50D doğrultulu 11 km uzunluğunda bir fayla devam eder (Şaroğlu ve diğerleri 1987:182). Fayın Doğanşehir güneybatısında bir sıçrama yaparak güneye kaydığı ve burada çok sayıda az belirgin faylarla temsil edildiği görülür. Elbistan'ın güneyinde ise tek ve belirgin bir fay olarak batıya devam eder. Ericek-Çardak arasında kuzeydoğu yönünden gelen Elbistan Fayı ile birleştikten sonra güneye hafif içbükey bir yay şeklinde Göksun yakınlarında Savrun Fayı'yla karşılaştığı alana kadar uzanır.
 
Göksun-Çelikhan Fayı sol yönlü doğrultu atımın egemen olduğu bir faydır. Üst Miyosen veya Miyosen sonrası gelişmiş olan fayın (Tarhan 1984:8) akarsuları ötelemesi, Kuaterner birimlerini etkilemiş olması ve sismik aktivitesi, halen aktif olduğunu göstermektedir.
 


Şekil 2. Göksun ve Çevresindeki Faylar ile Aletsel Dönemde (1900–2007) Meydana Gelen Depremler (Ms≥4,0).
 
Savrun Fayı: Göksun-Çelikhan Fayı'nın Göksun güneyindeki devamı niteliğindedir. Göksun-Çelikhan Fayı, Göksun yakınlarında güneye kavislenerek kuzeydoğu-güneybatı (K45D do ğrultusunda) yönünde, Savrun Suyu-Bağdaş Yayla-Çiçeklidere-Taşoluk'tan geçerek Göksu Fayı ile birleştiği Taşköprü'ye kadar uzanır. Bu fayı, Kozlu (1987) "Çiçekli-Savrun Fayı", Perinçek ve diğerleri (1987) ise "Savrun Fayı" olarak adlandırmışlardır.
 
Savrun Fayı, ana fay hattının doğu ve batısında birçok fayın bulunduğu bir zon şeklinde gelişim göstermiştir.
Sol yönlü doğrultu atımlı bu fay, Göksu Fayı'ndan gençtir. Fayın başlangıç yaşı Alt Miyosen'dir ve halen aktiftir (Kozlu 1987:109).
 
Elbistan Fayı: Göksun-Çelikhan Fayı'na Çardak doğusunda, Afşin- Elbistan arasında N20 D doğrultusunda uzanan bir fay bağlanır. Bu fay Perinçek ve diğerleri (1987) tarafından "Elbistan Fayı" olarak tanımlanmıştır. Güneybatı-kuzeydoğu yönünde kuzeye doğru uzanış gösteren fay, Elbistan batısındaki alüvyonlarla kaplı boğazı geçtikten sonra Kurudere yönünde uzanış gösterir. Fayın Elbistan ovasındaki bölümü Kuaterner birimleri tarafından örtülmüştür. Kurudere yakınlarında, batıdan gelen Tavla Fayı ile karşılaştıktan sonra kuzeyde Yeniköy'e kadar belirgin olarak uzanış gösterir. Yeniköy, Elbistan Fayı için önemli bir kavşak noktasıdır. Fay burada Erzincan-Kemah-Divriği yönünden gelen ve güneybatıya uzanan Yeniköy-Yazyurdu Fayı'na bağlanır (Perinçek ve diğerleri 1987:93).

Elbistan Fayı, sol yönlü doğrultu atımlı bir faydır. Elbistan ovasındaki Kuaterner ve Pliyosen birimlerini kesmiş olması ve sismik aktivitesi, aktif olduğunu göstermektedir.
 
Tavla Fayı: Elbistan Fayı ile Kurudere yakınlarında güneye dar açı yaparak karşılaştığı alandan batıya doğru 175 km uzanan ve genel doğrultusu doğu-batı olan fay, Perinçek ve diğerleri(1987) tarafından "Tavla Fayı" olarak adlandırılmıştır. Armutalanı'na kadar tek bir fay hattı şeklinde uzanış gösterir. Armutalanı-Tavla arasında ise normal ve çok sayıda ters fayların bulunduğu 4-8 km genişliğinde bir fay zonu oluşturur. Fay, Armutalanı'ndan sonra güneye kavislenerek Dayoluk çevresinde Göksu Fayı ile birleşir.
Tavla Fayı, ters ve normal atım bileşeni dışında sol yanal atım özelliğine sahiptir (Perinçek ve diğerleri 1987:94).
 
Göksu Fayı: Sarız-Taşköprü arasında kuzeydoğu-güneybatı yönünde yaklaşık 130 km uzanış gösterir. Özellikle Göksu Nehri boyunca net izlenen bu fay, yer yer Orta ve Üst Miyosen çökelleri tarafından örtülmüştür (Perinçek ve diğerleri 1987:94). Ana fayın doğu ve batı bloklarında kuzey- güney ve kuzeydoğu-güneybatı doğrultulu, ana faya paralel birçok fay bulunur. Ters atım bileşeni yanında doğrultu atımın da söz konusu olduğu bu faylar, doğrultuları boyunca birbirlerine bağlanarak sonlanırlar. Bu nedenle Göksu Fayı, zaman zaman bir zon halinde uzanış gösterir.
 
Göksu Fayı, Orta Eosen sonrası harekete geçmiş transform bir fay olup sol yönlü doğrultu atım özelliğine sahiptir (Kozlu 1987:109)
 
4. GÖKSUN ve YAKIN ÇEVRESİNİN DEPREMSELLİĞİ
 
Göksun ve yakın çevresi her ne kadar "Türkiye Deprem Bölgeleri" haritasında, üçüncü derecede deprem riski olan alanlar içinde yer alsa da yukarıda belirtilen ve birbirleriyle ilişkili alan aktif faylar ve bunların sismik aktiviteleri bu tanımlamanın pek gerçekçi olmadığını ortaya koymaktadır. Ayrıca Göksun'un, Kahramanmaraş ve Adana gibi deprem riski oldukça yüksek (Selçuk Biricik ve Korkmaz 2001, Sezer 1999) alanlara yakın olması ve buralarda meydana gelecek şiddetli bir depremin etki alanında bulunması, Göksun'un olası deprem riskini daha da arttırmaktadır.
 
Tarihsel dönemde (M.Ö. 2100-M.S. 1900), Göksun-Çelikhan Fayı ile Kahramanmaraş ve Adana çevrelerinde etkili olan, şiddetleri VIII-IX arasında değişen depremler meydana gelmiştir (Tablo 1). Bunlar içinde özellikle Elbistan ve Kahramanmaraş'ta etkili olan VIII şiddetindeki (Mw-6.8) 22.10.1544 tarihli deprem dikkat çekmektedir. Bu deprem Göksun-Çelikhan fayında meydana gelmiştir (Kondorskaya ve Ulomov, 1999).
 
Tablo.1. Göksun-Çelikhan Fayı ile Kahramanmaraş ve Adana Çevrelerinde Etkili Olan Tarihsel Dönem'e (M.Ö. 2100-MS. 1900) Ait Depremler

 
Kaynak: Kandilli Rasat. ve Dep. Arş. Enst., Afet İşleri Genel Müd. ve Özmen 1999)
 
Göksun ve çevresinde aletsel dönemde (1900-2007) meydana gelen Ms24 depremler ile bölgedeki aktif faylar arasındaki ilişki şekil 2'de görülmektedir. Bu depremlerin odak merkezleriyle bölgedeki faylar arsında bir paralelliğin olduğu görülür. Diri faylarda büyük magnitüdlü depremlerin, genelde fayların büklüm yaparak doğrultu değiştirdiği ve birbirleriyle kesiştiği alanlarda olma olasılığının yüksek olduğu bilinmektedir (Barka 1983:25, Kalafat 1999:18). Göksun ve çevresindeki faylar, birbirleriyle karşılaştıktan sonra adeta birbirlerinin devamı gibi uzanırlar. Aynı zamanda fayların doğrultularında değişimler söz konusudur. Bütün bunlar dikkate alındığında Göksun ve çevresinde etkili olacak bir depremin daha çok Göksun-Çelikhan, Savrun ve Elbistan faylarında olma ihtimali daha yüksektir. Özellikle Göksun- Çelikhan Fayı, gelecekte Ms>6 den büyük depremler üretebilecek özelliğe sahiptir.

5. Göksun'da Yerel Zemin Özellikleri-Deprem Etkisi İlişkisi

Göksun ve çevresinde etkili olan tektonik rejim, Kuaterner dolgularından oluşan graben ile onu çevreleyen ve genelde kalker, kristalize kalker ve şistlerden oluşan horst alanlarının gelişimine neden olmuştur. Graben alanı, kuzeyde Binboğa Dağları (2757 m), doğuda Kandil Dağı (2470 m), batida Dibek Dağları (2506 m) ve güneyde Armut Dağ (2460 m) yükseltileriyle kuşatılmıştır. Bu yükseltiler arasındaki graben alanı, Törbüzek, Kömürsuyu ve Öşüngele derelerinin taşımış olduğu çakıl, kum, silt ve kil boyutunda alüvyal çökellerle doldurulmuştur (Şekil 1)
 
Pliyo-Kuterner döneminde, Törbüzek ve Kömürsuyu Dereleri, grabenin kuzeyinde taşkın karakterli killi çakıl, çakıl, iri taneli konglomera biriktirmişlerdir. Grabenin güneyinde ise taşkın karakteri göstermeyen Öşüngele Deresi, kum kil ve silt gibi ince malzeme taşımıştır. Aynı zamanda grabenin güneyindeki killer arasında belirli kalınlık ve derinlikte turbiyeler gelişmiştir. Bu durum grabenin güneyinde bir dönem göl olabileceğini göstermektedir (DSİ 1974:18).
 
Bugün Göksun ovası (1335-1360 m) olarak adlandırılan graben alanı, hafif güneye eğimli (0-3) olup zengin yeraltı su potansiyeline sahiptir. Ovanın değişik yerlerinde açılan sondaj kuyularında statik su seviyesinin 0,1-4,5 m arasında değiştiği ölçülmüştür. Özellikle Göksun şehrinin bulunduğu dolgu alanlarında yeraltı suyu seviyesi 1-2 metre arasında değişmektedir (Ateş ve diğerleri 2007:67)
 
Ova tabanında Paleozoik yaşlı mermer, kristalleşmiş kalker ve dolomitlerden oluşan tepe görünümlü iki küçük tali horst bulunur. Göksun şehri, ova tabanını oluşturan alüvyal dolgu alanları ile ana kaya özelliğindeki bu tali horstlar üzerinde, 1340-1380m yükseltileri arasında gelişim göstermektedir. Göksun'da yerleşmelerin farklı zeminler üzerinde yer alması, olası bir deprem etkisinin farklı şekillerde ortaya çıkmasına neden olacaktır. Bu nedenle Göksun ve yakın çevresindeki zeminler, olası bir depremde gösterecekleri tepkilere göre sınıflandırılmış ve bu sınıflandırmaya göre zemin mukavemet haritası yapılmıştır (Şekil 4).
 
En Zayıf Zeminler
 
Törbüzek ve Kömursuyu derelerinin aşağı çığırları ile Göksun'un kuzeyindeki az çakıl, az kum, kil ve siltler ile ovanın güneyindeki az killi kum, az killi çakıl, kil, silt, ve turbiyelerden oluşan ve yeraltı su seviyesinin yüksek olduğu (0,10-1,90 m) Kuaterner çökelleri, en zayıf zeminleri oluşturmaktadır.
 
Yanal ve düşey yönde geçişli olan bu çökellerin kalınlığı (60-200 m), ovanın güneyinde kuzeyinden daha fazladır. Değişik litolojideki bu çökeler elle ufalanabilmektedir. Bu nedenle süreksizlik yüzeylerinin saha tanımlamasına göre son derece zayıf kayaçlar grubuna girmektedirler. Aynı zamanda bunların zemin gerilim katsayısı 0,8 kg/m² olarak tespit edilmiştir (Göksun Belediyesi 2008). Buna göre kötü zeminler olarak nitelendirilir.
 
En zayıf zeminleri oluşturan unsurların yumuşak ve gevşek zemin özelliğinde kalın depolar oluşturması, yeraltı su seviyelerinin yüzeye yakın olması, olası bir depremde, deprem dalgalarının genliklerini artırarak zemin büyütmesine ve orta derecede sıvılaşmalara yol açabilecektir. Bu durum depremin şiddetini 2-3 derece artırır. Sk1 sondaj kuyusu verilerine göre (Şekil 4), 2 m derinlikte başlayıp 18 m derinliğe kadar devam eden 16 m kalınlığındaki az killi kumlu seviye, yeraltı suyu (yeraltı su seviyesi 1,9 m) bakımından doygundur. Olası bir depremde, su bakımından doygun olan bu kum düzeylerinde sıvılaşmalar gerçekleşir. Özellikle Törbüzek ve Kömursuyu dereleri boyunca, 1998 Ceyhan depreminde olduğu gibi (Barka ve diğerleri 1999, Efe ve Sekin 1998, Demirtaş 1998) sıvılaşmaya bağlı olarak yarıklar ve yamaç kaymaları ortaya çıkabilir. Bunlar olası bir depremin etkisini artırır.

Göksun'da mevcut yerleşme alanının %32,41 (1,49 km²)'i en zayıf zeminlerden oluşur. Pınarbaşı Mahallesi, Harbiye mahallesinin kuzeybatısı, Köprübaşı ve Yeni mahallelerin Törbüzek Deresi boyunca yer alan bölümleri en zayıf zeminler üzerinde yer alır (Şekil 3).
 


Şekil 3. Göksun ve yakın çevresinin zemin mukavemet haritası
 
Zayıf Zeminler
Ovadaki en zayıf zeminler dışındaki Kuaterner dolguları, zayıf zeminleri oluşturur. Özellikle Göksu'nun kuzeyinde geniş alan kaplar.

Zayıf zeminler, kum, killi çakıl ve iri taneli çakıllardan oluşur. Bunların kalınlıkları kuzeye gidildikçe azalır. Ancak bu azalma, graben tanındaki gömülü kademeli faylar nedeniyle düzenlilik göstermez (DSI 1974:21). Zayıf zeminleri oluşturan unsurlar, tutturulmamıştır. Killi düzeyler dışında akifer özelliği göstermelerine rağmen yeraltı su seviyeleri (3-4,5 m) en zayıf zeminlerden daha düşüktür.

Zayıf zeminleri oluşturan birimler, elle ufalanabilmektedir. Bu nedenle süreksizlik yüzeylerinin saha tanımlamasına göre son derece zayıf kayaçlar grubuna girmektedirler. Zemin gerilim katsayıları ise 1-1,1 kg/mc² arasında değiştiğinden kötü zeminler grubunda yer alırlar.
 
Bu zeminlerde, olası bir depremde zemin büyütmesi gerçekleşirken, kum düzeylerinin azlığı ile yeraltı suyunun sınırlı alanlarda ve derinde olması, sıvılaşma ihtimalini düşürmektedir. Ancak Sk2 sondaj kuyusuna ait jeolojik kesitte görüldüğü gibi derinlerdeki kumlu düzeylerde meydana gelen sıvılaşmalar, yeryüzüne kadar ulaşamadıklarında dayk ya da sil şeklinde yüzeyin altında gelişim gösterebilir. Sıvılaşma dayk ve sillerinin geliştiği alanların yüzeyinde oturmalar meydana gelebilir.
 
Göksun'da mevcut yerleşme alanının %58,60 (2,70 km²) zayıf zeminlerden oluşur. Cumhuriyet, Kurtuluş mahalleri, Köprübaşı ve Yeni mahallelerin Törbüzek Deresi boyunca yer alan bölümleri dışındaki alanları, Kayabaşı ve Tepebaşı mahallerinin bir bölümü bu zeminler üzerinde inşa edilmiştir (Şekil 3).

Sağlam Zeminler, Göksun'un kuzey ve batısındaki horstlar ile ova tabanındaki tali horstlar, sağlam zeminleri oluşturmaktadır.
 
Sağlam zeminler, Paleozoik yaşlı şist, mermer, kalkşist, yeniden kristalleşmiş kalker ve dolomitik kalker litolojisine sahiptir. Bu litolojik birimlerin süreksizlik yüzeyleri bıçakla kazınamaz ve parça kopartılamaz. Bunları kırmak için sert bir çekiç darbesi ya da çok sayıda çekiç darbesi gerekir. Buna göre sağlam zeminler, orta sağlam-çok sağlam kayaçlardan oluşur. Aynı zamanda zemin gerilim katsayısı 20 kg/mc² olduğundan iyi zeminler olarak nitelendirilir.
 
Ana kaya özelliğindeki sağlam zeminlerde, deprem dalgaları sönümlendiği için olası bir depremin etkisi daha az hissedilecektir. Ancak eğim değerlerinin yüksek olduğu alanlarda kaya düşmeleri gerçekleşebilir. Özellikle harita alanı dışında kalan Göksu'nun güneyindeki Göksun-Çelikhan fay dikliği boyunca, yamaç stabilizesinin bozulması, buna bağlı olarak da kaya düşmeleri ve heyelanlar görülebilir.
 
Cumhuriyet ve Kayabaşı mahallerinin büyük bir bölümü ile Harbiye mahallesinin Karlık Tepe'nin batı ve güney eteklerindeki bölümü, sağlam zeminler üzerinde yer alır. Bu da mevcut yerleşmenin %8,96 (0.41 km²)'sını oluşturur.
 




Şekil 4 (devam). Göksun Ovası'ndaki sondaj kuyularına ait jeolojik kesitler.

SONUÇ
Göksun ve çevresi, farkli tektonik yapıların bir arada bulunduğu ve tektonik etkinliğin çok yoğun yaşandığı alanlardan biridir. Bölge, Doğu Anadolu Fayı'nın Çelikhan'ın batısındaki kuzey kolunun denetimi altında olup aynı zamanda güney kolun etki alanı içinde yer almaktadır. Bu nedenle Göksun ve çevresi yüksek bir sismik riske sahiptir. Tarihsel ve aletsel dönemde meydana gelen depremler, bu riski açıkça ortaya koymaktadır.
 
Göksun ve yakın çevresinde etkili olan yoğun tektonik rejim sonrası, ana kaya özelliğindeki horst alanları ile Kuaterner dolgularından oluşan graben alanı ortaya çıkmıştır. Şehir, grabeni oluşturan Göksun ovasındaki Kuaterner dolgular ile ova tabanında tepe görünümlü ana kaya özelliğindeki iki küçük tali horst üzerinde gelişim göstermektedir. Göksun şehri ve yakın çevresindeki zeminler, olası bir depremde gösterecekleri tepkilere göre en zayıf zeminler, zayıf zeminler ve sağlam zeminler şeklinde sınıflandırılmıştır.
 
Olası bir depremin etkisi, en zayıf ve zayıf zeminlerde, zemin büyütmesi, sıvılaşma, yamaçlarda stabilitenin bozulması, zeminlerde göçme ve oturmalara bağlı olarak daha şiddetli hissedilecektir. Ne yazık ki bugün şehrin büyük bir bölümü bu zeminler üzerinde yer alır. Sağlam zeminlerde ise deprem etkisi daha az hissedilecektir. Şehrin çok az bir bölümü sağlam zeminler üzerinde yer alır.
 
Göksun'da mevcut yerleşme ile zemin özellikleri arasındaki ilişki, olası bir depremde ortaya çıkacak can ve mal kayıpları konusundaki endişeyi artırmaktadır. Yerleşmeler öncelikli olarak sağlam zemin özelliğindeki tali horstlar üzerine inşa edilmelidir. Ancak bu alanlar şehrin gelişimini karşılayacak büyüklükte değildir.
 
Depremleri önleyemeyeceğimiz gibi zemin özelliklerini de büyük ölçüde değiştiremeyeceğimize göre olası bir depremde can ve mal kayıplarının en az düzeyde gerçekleşmesi için zemin tabiatına uygun yapılaşmaya gidilmelidir.

2006 yılında hazırlanan bu rapor Göksun Bölgesinde yaşanabilecek Depremlere yönelik alınması gereken tedbirler açısından önemli bir rehber niteliğindedir.

Umarız bundan sonrası açısından bu ve benzeri çalışmalar doğrultusunda gerekli tedbirler alınır.

Bu raporu hazırlayan değerli akademisyenlerimize şükranlarımızı sunuyoruz. 03 Nisan 2023

Atilla Mutlu ALKIŞ
Göksunlular Derneği Başkanı


  
1227 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi11
Bugün Toplam452
Toplam Ziyaret679123
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.440034.5781
Euro35.959736.1038
Hava Durumu
Saat
Takvim
Mail adresimiz
goksun@goksunlular.com
Göksun Üzümü
Göksun Çileği
Çiftçinin emeği
Göksun Çileği
Elma
Göksun-Der Logo